BABAESKİ
Babaeski Tarihi

Bolca Nine

BABAESKİ MUTLU KÖYÜN'DE BİR KUTLU KADIN

Önceki adı Kofalça olan Mutlu köy, Babaeski-Edirne yönünde D-100 (eski E-5) yoluna 2,5 km. uzaklıktadır. Her yıl, Hıdırellez’in ilk haftasına denk gelen Cuma günü başlayıp; üçüncü haftasının Cuma gününe kadar süren adak ve dilek ziyaretlerine açık olan Bolca Nine'nin mezarı buradadır. Onu ziyaret edenler adak kurbanları keserler, et kavururlar, yemek pişirirler, pilav börek, çörek yapar, lokma dökerler. Yemekler gelen geçenlere ikram edilir. Kurban derileri ise Bolca Nine Korusu'nun bakımı için köye bırakılır. “FAL, EFSUN VEYA TARİKAT DÜNYASİNİN DIŞINDA BİRİ “Rumeli ve oralara giden yol; adı bilinmeyen şehitler, kahramanlar, yiğitler ve beylerin mezarları, türbeleriyle doludur. Bolca Nine'de o âlemin farklı bir temsilcisi, o yılların başka bir yiğidi ve yurtsever bir kadınıdır. Toprakları yurt yapan, yaşadıkları yerde toplumların inanç ve düşüncelerini etkileyen, hatta Fatih'le konuşup kehanet denilebilecek sözler söylemiş, zaman içinde keramet sahibi olduğuna inanılan bir ulu kişidir. ASLEN BALIKESİRLİ'DİR     Bolca Nine soyunun, Karesi (Balıkesir) yöresinden Rumeli'ye gönderilen Türkmenlere dayandığı ileri sürülür. Ailesi, bugün kabrinin bulunduğu köy topraklarına iskân edilmişlerdir. Kızlık adı Fatma’dır. Tahminen 1405 yılında doğmuş çir. Gençlik yılları Osmanlı İmparatorluğu’nun Fetret (Karışıklık) dönemine rastlar. BİR GÜN BİR AKINCI BEYİ. Mihail oğulları hanedanından bir Akıncı beyi; Gazi Ahmet, Balkan ülkelerinden toplanan vergiyi dönemin başkenti Edirne'ye götürürken, yolu Babaeski'nin 0 günkü adıyla Kofalça köyünden geçer. Kofalça'nın günümüzdeki adı Mutlu Köyüdür... Gazi Ahmet o köyde yaşamakta olan Fatma'ya vurulur. Bir yıldırım aşkıdır bu ve karşılıksız değildir. Fakat Gazi Ahmet'e Romanya'da bir görev düşmüştür ki, dönüşü olmayan bir görevdir. Bu... Alınan duyumlar onun gazilikten şehitlik mertebesine yükseldiği yönündedir. FATMA KIZ İNZİVAYA ÇEKİLİR Fatma kızın dünyası kararmış, yıkılmıştır. Henüz evlenmemişlerdir bile; ama o, kendisini kahraman bir akıncının dul kalmış manevi eşi sayar. Kendini bir koruya atar ve burada inzivaya çekilir. Bir kulübede; doğa, insan ve hayvanlara yönelmiş sonsuz sevgisi ile ne yer ne içer kimse bilememiştir; ama "denilenlere göre ona bir götüren bin kazanır, ektiğinin diktiğinin boyu göklere uzanırmış. Bir sözü bitirirmiş cefayı, bir sözü getirirmiş sefayı. Darda olan borcunu edermiş eda, dertliler bulurmuş deva, hastalara gelirmiş şifa..."BOLCA BOLCA YEYİN EVLATLARIN, BOLCA BOLCA YEYİN!" O gün askerler yorgun, üstelik açtılar. Uzun yollardan geçmişler, yorulmuşlardır. 0 sırada bir yemek kokusu ki, hemen geldigi yere yönelirler. Bolca Nine, kulübesinde bulgur pişirmektedir. Yiğitlerin yemek tasları uzatılır Nine'ye tek tek. Bolca Nine tahtadan kepçesiyle doldurur tasları. “Bolca yiyin evlatlarım, bolca" deyerek... Ama o ne? Yüzlerce tas, küçücük bir tencereden gelen bulgurlarla dolar durur…Ne bitmez, tükenmez bir bulgur pilavıdır bu? Sonunda anlarlar ki bir ulu kişidir o... Saçı akpak, bu nur yüzlü kadın; saf, temiz, güzel ve alçak gönüllü haliyle; sevgi, yücelik, doğruluk, iyilik sunmaktadır sanki... Karınları doyan yiğitler; biraz şaşkın, ama ulu, kutlu bir kadının önünde heyecan yüklüdürler. Onlar Fatih'in askerleridir ve Fatih İstanbul'dan Edirne yönüne, son seferi olan Arnavutluk üzerine gitmektedir. Kofalça (Mutlu köy) ve civarında otağı hümayun kurulmuştur. DURUM FATİH'E ANLATILIR Olayı öğrenen padişah Bolca Nine'nin yaşadığı yere geldiğinde, sadelik, saflık, temizlik, güzellik ve alçak gönüllülük karşısında; manevi yüceliğin, insanlığın, sevginin, bağlılığın, büyüklüğün, doğruluğun ve güzelliğin farklı bir boyutunu yakalamıştır sanki. Etkilenir. "Dile benden ne dilersin" bile değemez. Ama: "Ey muhterem kadın! Bundan böyle senin adın Bolca Ana olarak çağrıla! İsminle müsemma olarak yaptıkların çevreye ibret-i misal ola, hatıran ebediyete kadar yaşatıla!" değerek bu adı sonsuzluğa armağan eder. Bolca Nine padişahtan herhangi bir dilekte bulunmaz, istemez; ama Fatih yine de Nine'nin yaşadığı koruda düzenlemeler yaptırır. Su kaynağı genişletilir, derinleştirilir, kuyuya bilezik yapılır, üstü kapatılır. Evi küçük bir zaviye haline getirilir. YEŞEREN KARGILAR     Veda günü Fatih ve yanındakiler, hayır duası için Bolca Anaya (Nine'ye) gittiklerinde herkes atından iner ve onun etrafında çömelirler... Padişah tavsiyeler ister... Bolca Ana bunun üzerine der ki: "Ey benim şanı yüksek devletlim... Bu can bu tende kaldıkça başaracağın pek çok şey var. Gözleri kör, kulakları sağır sanma... Hakkın yolu aklın yolu birdir unutma! Asla bilerek yanlışa ve günaha gitme.     Askerini boşa kırdırmayasın... İçte ve dışta yaptığın bütün kavga ve savaşların hiçbiri sebepsiz olmasın. Bunlar nasihattir, duy, kulaklardı etme! "Fatih bu nasihatleri saygı ile dinledikten sonra tam ayrılmak üzereyken; Bolca Ana devam eder: "Sultanım yiğitleriniz dinlenmek için geldiklerinde, kargılarını toprağa sapladılar. Görüyorsunuz, kargılar karşınızda duruyor. Emretseniz de, bu yiğitler bu gece için kargılarını almadan ordugâha dönerler. Yarın yine fakirhaneme uğrayıp emanetlerini alırlar..."Bu istek aynen yerine getirilir. Ertesi gün veda etmek ve hayır duası almak için Bolca Nine'ye geldiklerinde bir de ne görsünler? Bıraktıkları kargılar birer yeşil fidana dönüşmüştür. Bu efsanede verilmek istenen toplumsal mesajınsa barış içinde yaşamak özlemi veya beklentisi olduğu düşünülebilir. BOLCA NİNE YAZISI İÇİN BİR NOT Bilimsel bilgi dayanaklarından ne denli uzak olursa olsun ölmüş kişilerden mucizevi olaylar ve destek beklentileri, dünyanın hemen her yerinde geçerliliğini sürdürmektedir. Bu farklı bir konudur ve üzerinde çok şey söylenebilir. Ancak bu noktada dikkat edilmesi gereken bir olgu vardır. Biz Türkler, kendi tarihleri içinde, toplum ve toprak adına hayatını verenlere farklı bir saygıyla bakmış, onları öyküler içinde yüceltmişizdir. Hele Rumeli ve Trakya’da... Bu konumdaki kişiler; çok zaman yaşadıkları dönemin yol göstericileridirler ve sosyolojik olaylar sürecinde rol sahibidirler de... Birer toplumsal vakadırlar. Bir folklor, halk edebiyatıdırlar... Bu yüzden onları sahiplenmeli, sevgi, barış, toplumsal dayanışma ve yerel kültür dünyamızdaki özellikleriyle öne çıkararak korumalıyız. Bolca Nine böyle bir noktadadır. Biz Halit Yardımcı imzalı ve "Trakya Gerçeği" (Fatih ve Bolca Nine) adlı bir kitaptan alıntılar yaparak, yöresel bir kültür değerini öne çıkarmak istedik. Halit Yardımcının söylemiyle: "Bir tarikat kurup, çevre halkının bilmezliğinden yararlanarak çıkar sağlayan birini" değil..."Üzerinde yaşadığı toprağın kutsallığına inanan, alçak gönüllü, altı yüzyıldır güzelim söylenceleriyle yaşayan, bir Kutlu Kadın'ı selamlamak istedik."     Bize böylesi fırsatı, kitabında verdiği bilgilerle yaratan Babaeskili (Mutlu köylü) Halit Yardımcı ‘ya teşekkür ederiz.